Sanat Etkinlikleri
(Venedik Bienali)
Sanat etkinlikleri arasında önemli bir yere sahip olan bienallerin ve fuarların sayısında, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ciddi bir artış yaşandı. Bu artışta, sanatta küreselleşmenin ve küreselleşmeye uygun yapısıyla çağdaş sanatın yaygınlaşmasının etkisi büyüktü. Bu etkinliklerin yansımaları ise, sanatçıların ve sanatseverlerin bir araya geldiği bir ortamın yaratılması dışında, gerçekleştiği bölgenin prestijine de katkıda bulunması oldu. Böylece şehir ve sanat arasında geniş çaplı bir etkileşim yaratıldı.
Aslında böylesi katkılar, önemli müzeler aracılığıyla da sağlanıyor. Tıpkı Paris’te hem bir klasik sanat mekanı olan Louvre’un hem de modern sanat alanı olan Centre Pompidou’nun, kültür ortamını güçlendirmesi ve şehrin cazibesini arttırması gibi… Ya da Bilbao’da bir başka Guggenheim Müzesi’nin açılmasıyla kentin yapısında bir değişimin yaşanması gibi…
Bu anlamda, binlerce yıllık tarihine iki imparatorluk başkentliği ekleyen İstanbul da, çeşitli etkinliklerle kültürle bağını arttırıyor. Bunlardan bir tanesi, ilki 1987 yılında gerçekleştirilen İstanbul Bienali, diğeri de 2006’dan beri devam eden Contemporary İstanbul. Bizans mirasının Osmanlı’yla buluştuğu ve bu sayede geleneksel kültür nesneleri yönünden son derece zengin olan bu eşsiz şehir, söz konusu etkinlikler sayesinde çağdaş yanını de geliştirmeye devam ediyor.
İstanbul Bienali
Bienaller, iki senede bir yapılan uluslararası sanat festivalleridir. 1895’te gerçekleştirilen Venedik Bienali ile başlayan bu uygulama, sanat dünyasının her bir aktörünü için önemli imkanlar sunmasının dışında sanatın birleştiriciliğini de vurguluyor.
(16. İstanbul Bienali – Yedinci Kıta)
İstanbul Bienali de 1987’den bu yana çeşitli ülkelerden sanatçı, küratör ve eleştirmenleri bir araya getirerek güçlü bir sanat dalgası yaratıyor. Sanatta ve hayatın içinden günceli takip ederek oluşturulan bienal içeriği ve eserler hem o şehrin sakinlerine hem de misafirlere bakış açısı kazandırıyor. En son olarak 2019 yılında yapılan ve "Yedinci Kıta” adını taşıyan bienal, yeryüzünde jeolojik faaliyetlerden çok insanların etkisiyle yaşanan değişimlere odaklanırken; 2022 yılında 17.’si gerçekleştirilecek bienal, hayatımızın en büyük sorunu haline gelen pandeminin görünür kıldığı modern hayat normlarının sürdürülebilir olmayışından yola çıkıyor. Öncekilerden daha uzun sürecek olan bienal, "kompostlaşma süreci”nden esinleniyor ve küratoryal ekip bu süreci şu sözlerle anlatıyor:
"Çok çeşitli sanatçı oluşumları ve farklı inisiyatifler, pratiklerini en ham şekliyle paylaşmak ve geliştirmek üzere bienale davet edildiler. Bienal, bir süre daha, ne vereceklerini görmek üzere tohumların ekildiği, filiz verenlerin başka toprağa taşındığı, yetiştirildiği ve gübrelendiği bir fidanlık işlevi görmeye devam edecek. Yeşillenen kimi filizler bize becerinin, söz söylemenin, dinlemenin ve okumanın, düşünmenin ve bir arada olmanın eski ve yeni yöntemlerini sunacak; diğerleriyse toprağa karışarak bambaşka bir şeye dönüşmeyi bekleyecek. Bu bienal, izleyicilerin edilgen birer gözlemci olduğu gösteri odaklı bienal formatlarından ayrışarak çok geniş kapsamlı bir katılımı hayata geçirecek. Bienale davet edilen projelerin çeşitliliği, yeniden yön bulmak ve bu platformun biçimsel ve coğrafi parametrelerini baştan düşünmek için yeni bir ufuk açacak.”
Contemporary İstanbul
Sanat dünyasının bir diğer önemli etkinliği olan sanat fuarlarının önemi de 20. yüzyıldan beri artarak devam ediyor. Bienallerden farklı olarak ticari tarafın ön plana çıktığı fuarlarda katılım galeri bazında gerçekleşiyor.
(Contemporary İstanbul)
Contemporary İstanbul da 2006 yılından beri, her sene önemli galerileri ve sanatçıları bir araya getirmeye devam ediyor. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonu’nda gerçekleşen ve artan ilgiyle mekanın iki katına birden yayılan fuar, şehrin kültürel yapısına da ciddi katkılar sağlıyor. Türkiye’nin önde gelen sanat etkinliklerinden biri olarak, katılımcı galeriler ve sanatçılar için de bir prestij kaynağına dönüşüyor. Bu fuarda yer alan hem sanat piyasası içinde daha sağlam bir edinilmesini sağlıyor hem de uluslararası boyutta görünürlük kazandırıyor. Ağırlıklı olarak koleksiyonerlere hitap eden ama çeşitli aktivitelerle sanatseverleri farklı alanlarla da besleyen bir ortam sunuyor.
Artopol Sanat Galerisi de kurumsal ve yenilikçi yapısıyla, son dönemin en dikkat çeken çağdaş sanatçılarının eserleriyle Contemporary İstanbul’da yerini almaya hazırlanıyor.
Yazan: Zeynep Dikmen